30 Mayıs 2017 Salı

Honda NC750 D integra incelemesi 2014 model

Herkese selamlar ,
uzun bir aradan sonra tekrar sizlerleyim.
Zaman ilerliyor ve ilerlediği süre içerisinde bende boş durmuyorum.

Piaggio x9 500 ile başladığım scooter olayına
Yamaha X max 250 abs siz
Yamah X max 400 abs siz
ve son olarak da Honda NC 750S İntegra ile yola devam ediyorum.

Google amcada yaptığım aramalarda genel anlamda çokta detaylı bilgiye rastlamadığım için kendimce motoru anlatacak bir yazı yazmaya karar verdim.

2014 model Honda NC 750S İNTEGRA  (bu S nin anlamını inanın bilmiyorum bi taraflarından uydurma olduğunu düşünüyorum artık )

Genel Bakış ,
Honda firması NC 700 integra ile başladığı bu melez modele,ikinci senesinde motor seçeneği olarak 750 cc ile devam etmiş Melez modelden kasıt , scooter kadar kıvrak ,scooter kadar oturma alanı geniş aynı zamanda 17 inç jantlarıyla manevra ve yol kabiliyeti üstün kayış varyatör sistemlerinden uzak  DCT Çift Kavramalı otomatik şanzumanıyla zincir tahrikli bir motor kısa tarifi bu şekilde.Bu yenilikçi motorsiklet modeli x adv olan 2.melez modeliyle piyasayi salladı dahada sallayacak.DCT yi Africa Twin modelinde de ve tabiki NC ailesindeki S ve  X  modellerinde de kullandı çokta iyi oldu zincirli bir big boy scooterimiz oldu.Touring motoru kadar rahat ve konforlu bir scooter kadar şehrin yollarına adapte olabilen bir melezle neler yapılmaz ki :)

DCT motor Çift Kavramalı şanzuman

Honda bu motorda 2014 modelden bahsediyorum (çünkü 2016 yılında motor makyajlandı ve yazılımı ve şanzumanı revizyona uğradı.)

Vites Kutusu
D modu
S modu
AT / MT modu

D modunda Yakıt Tasarrufu odaklı bir vites değişim sistemi yapmışlar siz daha 80 km ye varmadan 6.vitesde olduğunuzu görmenizle benim gibi şaşkınlığa düşebilirsiniz ama sakin olmanızda fayda var.
Hondacı abiler bu motorda 4.0 lt gibi 750 cc de imkansız yakıt tüketim değerlerini yakalamak için şanzumanı en kısa devirde 2.000 devirlerde vites yükselterek mümkün olan en düşük yakıt tüketimini yakalamayı amaçlamışlar.Bu şehir içinde düşük devirlerde sorunsuz size tasarruf yapmanızı sağlıyor.
Bu modda kontağı açtınız N modunda boşta yani Engine start yaptınız marşa bastınız motor çalıştı ardından D modu alıyorsunuz ayaklığı kapatıp yola çıkıyorsunuz EL FRENİNE DİKKAT ama Ekranda P işareti yanıyorsa motoru zorlamayın gitmez motorunuza Zarar vermeyin Önemli bir detay.
D Modunda yola çıktınız viteslerin hemen hızlıca değiştiğini gördünüzdüşük devirde uzama şansınız yok ağırdan ağırdan gidiyorsunuz.Bu noktada Hondacı abiler bir detay daha koymuşlar.D modunda ilerlerken vites arttırma ve azaltma kulakçıkları ile düşük devirde giden motorunuzun devrini yükseltip canlandırmanız için size bir çözüm sunmuşlar Vites düşürme kulakçığı D modunda giderken müdahale edip deviri yükseltip motorunuzun hızlıca ilerlemesi için atağa kalmasını sağlıyor.
S modunda Yüksek devirlerde vites değiştirdiği için bu mod daha hoşunuza gidecektir.Ama Yakıt Tasarrufundan feragat etmeniz gerekecek.
AT /MT modu ise tamamen triptonik vites konforunu ve manuel vites değiştirme keyfini yaşatmak için yapılmış olan bir mod.Kalkıştan 6.vitese kadar kontrol tamamen sizin elinizde bu çok keyifli ama uzun yolda çünkü devir aralığını istediğiniz yerinde vitesi düşürüp çıkartabilirsiniz.Yakıta olan etkisini henüz bilmiyorum.


Lastikler . 

ÖN            120/70 ZR 17
ARKA      160/60 ZR 17 .
 
Lastik ebatları touring big scooter için güzel ölçülerde arka birazz daha kalın olabilirdi ama bu da virajlarda oldukça başarılır.
Bridgestone Battle lastiklerle geldi motorum ama michelin city grip kullanan biri olarak iyi yada kötü diyemiyorum çünkü henüz çok km yapamadım.Metzeller pirelli michelin bridgestone bu markalar arasında bir sonraki değişimde kararımı vereceğim.

Aydınlatma 

55w / 60w H4 Çift devre ampül ile yolda aydınlatma sağlamışlar.2016 modelinde led farlara geçildi.ama bendeki 2014 model olunca kendim çözüm üreteceğim.İlk işim Aliexpress ten led ampül siparişi vermek olacak.H4 ampül olması tek far olarak tasarımı yapıldığı için.Eski motorum x maxlerde uzun ve kısa ayrı ayrı yanıyordu.Bu size 2 farınız ile 2 şansınız var diyor aslında uzun yolda ampülünüz geçerse H4 tipinde bir ampülse ayvayı yediniz ama H7 ise şanslınız demek oluyor.Bu arada başıma gelen bir olayı anlatma istiyorum.Motoru aldığımda arka çantanın led stopları çalışmıyordu bakayım tamir edeyim dedim.Kontak açık halde devreleri kontrol ediyorum far açık yanındaki parklarda açık haliyle bu ara far motor çalışmadığı için aküden yemekte olduğunu bir an unuttum.Aradan 15-20 dk geçmedi tamir ettim.çantanın ledleri yanıyordu artık.Aradan zaman geçti motora binip eve gidecekken motor marş almadı evvelde tecrübe edindiğim üzere aküyü bitirdiğini anladım.Siz siz olun eğer normal ampül takılıysa kesinlikle motoru çalışır vaziyette işinizi görün ama dikkatli olun.Hemen ilk işiniz led ampül almak olsun.
Uzun kısa ampüller tek düğmede toplanmış ve motorun pass yani selektör atma düğmesi biraz enteresan x max deki gibi ayrı değil tek düğme üzerinde duruyor.Bu hoşuma gitmedi.

Dış görünüm Grenajlar

Kullanılan plastik kalitesi bu motora uygun değil.Direk bu lafı söylemek benim için kolay değil ama durum bu motorsiklette gördüğünüz kırmızı yerlerdeki boya sandığım yer yapıştırma gibi duruyor.üstündeki mavi kırmızı çizgiler de sticker bunu baştan söyleyeyim.çizikler için canınızı sıkmayın.Koyverin gitsin :)

Konfor amortisör
Amortisörler integranın bence en güzel tarafı.Çok konforlu ve yumuşak bir seviyede tutmuşlar.Ön ve arka dengesi çok güzel

Frenler ve Güvenlik
Ön ve arka frenler abs li ama ben abs yi devreye sokamadım.Dengeli ve yumuşak bir şekilde frenleme yapıldığında çok rahat bir şekilde duruyor.Ani frenlemede olumlu cevap aldım.
Virajda yatış ve dengeli çıkışı başarılı Yatır beni kaldırma diyor sanki :) Unutmadan yazayım motorda birde el freni var onu yokuş dışında rampa bayır dışında kullanmayın derim.unutunca sıkıntılı oluyor.

Bagaj Depolama Enerji
Bagaj selenin altında ufak tefek şeylerinizi koymanız için bir alan bırakılmış.Kask için tasarlamışlar ama ancak çinlilerin kaskları sığar sanırım.Bana göre değildi.Sele altına disk kilidi zincir avadanlık bez gibi malzemelerimi koydum.Tabiki arka çanta olmassa olmaz . Yakıt olarak 14 litre alıyor.Seleyi açınca sağ tarafta depo kapağını görebilirsiniz.Depo kapağı anahtarsız direk çevirince açılıyor.Beyinsiz bir japona tasarlatıldığı bariz belli malesef  utanç duyuyorum.Akü nerde diye bakındım manuele biraz önce yazdığım sele altı ufak yerin duvarında 3 plastik vidayı çıkartınca akü karşınıza çıkıyor.Garipsedim doğrusu.


Yapılacaklar Listesi
Aydınlatma konusunda
Led Far H4   (Aliexpress ten )
Led park ampülleri
Led Sis amortisöre bağlı
Led stop ampülü
Led sinyaller
Arka F1 çakar stop a bağlı
Arka Uçak kanadı çakarı
Tur Camı Bugün aldım ve uyguladım.Fotolarda görebilirsiniz.Uzunluğu 68 cm
Jantlar için Reflektif Jant Şeridi.
Sticker takımı HRC yazılı.
Isıtmalı Elcik takımı Aliexpress ten
Telefon tutucu
Uzun yol için konfor sele jel sele düşünebilirim.
Elcik koruma ledli
Mutlaka kışa girmeden örtü almak şart yaz kış bindiğim için kışında yağmurda belkide x max gibi karda bile binerim inşallah.Macera bizi bekler










27 Ekim 2016 Perşembe

2016 Suitlight Ürün kataloğu hazır

2016 yılı için koleksiyonda ne gibi eklemeler yapmalıyım diye düşünürken serileri ve modelleri farklı materyaller ile kullanmaya karar verdim.Halatlar, su boruları, teller,hatta mutfakta kullanılan bir çok araç ve gereçten ilham alarak oluşturduğumuz bu seriler aslında bu sene için yeterli olmayacak ama online mobil uygulama ve web sitesi üzerinden arkadan gelen studyo çalışmalarına yetişemeyen modeller, web üzerinden yayınlanmaya başlayacak.

Kataloğu sizlerle paylaşıyorum.
Yorumlarınızı bekliyorum.





















26 Ekim 2016 Çarşamba

Uzun uzun aralardan sonra tekrar

Herkese selamlar  ,
Uzunca bir ara verdikten sonra yazacak onca konu biriktirdikten sonra tekrar sizlerleyim.
Blog sayfam arşivim niteliğinde olduğunu düşünüyorum.
Zaman zaman yazılar yazdığım için yakında anı defterimden sayfalar diye ismini değiştirirsem şaşırmayın.Bu zaman dilimi içerisinde Ticaret yaşantımda herkes gibi ilk defa bir premature darbe görmüş olmanın anlamsızlığını da yaşıyorum.Ülkeler tarihinde böylesine darbe yapılıp da başarılı olamayan bir askeri otorite okyanus ötesinden kumanda edildiği söylenen fetö mü fötö mü kito mu bilemem ama zamanında beraber vakit geçirilmiş bir hükümet yetkilileri sanki hiç beraber olmamışlar gibi lanet yağdırmaya görüntüde dillerde gönüllerde bir milletiz yedirmeyiz dedikçe bu anlamsız düzenlenmiş darbenin neden bu kadar dillendirildiği ekonomik değerlerdeki dalgalanmanın boyutundan anlaşıldığını bugünlerde görmekteyiz.Darbe oldu dolarda kıpırdanma yok olamaz denildi.Hükümetlerin ekonomik parametrelerde duygusal bir baskısı olduğunu düşünenlerin aksine akışı sağlayan finans ve ticari tüm bağlantılar ve piyasa ekonomisi zayıfladığı sürece insanlar iş yapmadığı yatırımlar devam etmedeği sürece yabancı paraların yükselişi devam edeceğe benziyor.Forex denilen sineğin yağından yağ çıkarma dalgalı piyasaların vazgeçilmez çiyanları olmaya forexten bihaber bir çok yatırımcıyı kaldıraçla 1 e 1000 kazanın dedikçe borsadan dahada riskli ortamlara likitler çekilmeye çalışılıyor.Diyeceksiniz ki forex kaldıraçla piyasa dalgalanmalarından faydalanma fırsata çevirme sanatı bundan size ne diyebilirsiniz.Bu karar istikrarsız piyasalarda seyrin dalga boyunun short konumdan dinamiğe geçtiği durumda ülkemizin değerinin para piyasalarının borsanın değer kaybettiği varlıklar arası transferlerin olduğunu göreceksiniz.Bu ülke olarak bizi ileri değil geriye doğru itmeye başladığının sonucudur.Bir ülkede 2.76 seviyelerinden 3.10 seviyelerine gelen bir yabancı para birimi görürseniz forexde işlem hacminin arttığını görürsünüz yatırımcılar altından eurodan borsadan akış sağlayıp o yabancı para birimine doğru akış sergiler.Yani marjinal bir yatırım aracı olarak görülen usd bize borsaya altına diğer yabancı paralardan çıkıp zarar edilip usd ye geçmeyi sağlar.Usd bu hareketlenme diğer bir çok enstrumanı alt üst etmeye yeterli gelir.Yatayda risklerini dağıtmaya çalışan yatırımcı tasarruf sahipleri bu akışı hızlandırır.Nedeni en başta ülkemizin sınıfıyla ilgilidir.Gelişmekte olan ülkeler sınıfında gelişmiş ülkelerin oyun alanı olmakta çıkmadığı sürece yatırımın ve borsa varlıklarının yabancı yatırımcıya ait olduğu sürece para likidite kimdeyse aslında ülkenin varlıkları da onun oluyor.Hisse senetleri şirketlerden başlayıp bono devlet tahviline kadar kadar herşey usd ile oynanıp değerleri transferden sebepli düşüşle alınıp usd sayesinde şirketler ucuzlar.Bakın nelere kadir bir yatırımcı profilimiz var.Ne yapalım ? Neler yapmayalım ki ihracat ihracat ihracat ülkemizde dahilde işleyelim son ürünü yapalım,sıfırdan hammadde ile başlayıp ürün yapalım,hizmet satalım ama satalım satalım ,turizmle satalım,eğitimle satalım.İhracat geleceğimizin teminatıdır.Çünkü değer katmamız için bu çok önemli.Ülkelerin ilk yaptığı planlamalarından ülkelerine girecek sıcak parayı planlamakla başlarlar.ve diğer eylem planlarıyla devam eder.Bu kadar ekonomik ve finansal yapıdan bahsettik den sonra darbeye paralellik gösteren yatırımların bir anda düşüşe geçmesi aslında yatırımcının ne kadar önemli bir varlık olduğunun bir kez daha farkına varılmasını sağladı.Yatırım olmassa yerli yada yabancı yatırımcı ayırt etmeden hepsini kastediyorum ülkenin ekonomik dinamikleri işlemez hale gelir.Yoldan geçerken esnafa sorarsın işler nasıl diye iş yokki der.Çünkü yukarıdan musluk kapanmaya başladıkça en alttaki bunu biraz zaman aşımıyla geç fark ederek nihayi sonu yaşamaya adım adım yaklaşır.Yatırım istikrar güven ve güç ile olur.Kararı almak ve devamında ülkenin istikrar sağlayıcı adımlar atması ve yatırımcıya teşvikle ve yanında olduğunu gösterirse güven verirse güç ortaya çıkar.Ülkemizin kalkınması değer kazanması hızlanır.Bir ülke düşünün siyaset ekonomik ve devletin ana değişmezleri üzerinde sürekli duruluyor.Ülkenin temel taşları yerinden oynatılıyor,değişim sağlanıyor deniliyor.Değişimin size olumlu yada olumsuz cevap vermesi zaman alacağı ve riskli bir durum oluşacağından bu sizi en başa geri götürüyor.Bakın yuvarlak bir daire gibi olduğu yere geri dönüyor herşey.Böyle bir ülkede kimse kılını kıpırdatmaz.Çünkü gerek yok.Paradan para kazanmak dururken yatırım yapıp yatayda genişleme sağlayarak en alttaki tedarikçiye kadar ulaşacak herkes bu yatırımdan faydalanacak.Genellikle gıda ve tekstil sektöründe bu yatırımlar tüketici endeksleri baz alınırak sağlanıyor.Nedir bu endeksler tüketici eğer çalışıp para kazanırsa bunu harcayabiliyor borcunu ödüyor,tasarruf yapmaya çalışıyor,yiyor içiyor yaşıyor.Eğer hazır tüketim grubunda siz getiri sağlayamassanız sizde buna bağlı getiriniz düşüyor.Herşey herkese bağlı.Eğer tüketicinin satın aldığı ürün ve hizmet gruplarında hızlı artışlar görülmeye başlandığında kapıdan dışarı sadece işe gidip gelen temel tüketimlerini yapan tüketiciler görmeye başlarsınız.Korumacı bir yaklaşımla küçülmeye başlar.Bu sizin hedef kitlenizinde küçüldüğünün kanıtıdır.Tüketiciler kazanamassa tüketemezler.Temel ihtiyaçlardan genel ihtiyaçlara sonra özel ihtiyaçlara sonrasında marjinal tercihlere kadar uzanabilir.Bu genişleme sağlar.Bir çok sektörde işlemeye başlar.Burdan kendi şirketimde yaptığım kararlar ve stratejilere geçerek bir tedarik zincirinde yer alan bir şirket olarak gerçekleşen durumu anlatayım.Darbe olduğu zaman diliminden başlayarak bu güne kadar hızla düşüş gösteren bir trend yakalandı.Bu durumu engellemek için satış kanallarını genişletme ve alternatif satış stratejileri geliştirmeye çalıştım.Yabancı firmalardan gelen talepler bir andan aşağı eksenli düşüşler başladı.Paniğe kapılmak bu olsa gerek.Yabancı firmalardan bu tepkinin gelmesi gayet doğal göründü.Etki tepki ve hassas olan ticaret hemen etkilendi.Dönüş yurtiçi piyasalara oldu.Yurtiçi de  ne olacak ? sorusuna cevap ararken tv lerde darbe hakkında geniş ve ayrıntılı bilgilerle kafasını doldururken kimse ticaretin nasıl yavaşladığını görmedi çünkü hayatı değişmekte olduğunu düşündü.Ama düşüşün derinliğini göremedi.

27 Mayıs 2014 Salı

Uzun Zamandır nerelerdeydim ?

Herkese Selamlar ,

Geçen sene mart 2013'den bu yana bloğumda yazı yazmadığımı fark etmemem mümkün değildi.
Zaman ayırıp o zaman bu zaman neler yaşandı kısaca özet geçmeye karar verdim.Zamanın hızına artık inanıyorum bunu da itiraf etmeliyim.Yaşım ilerledikçe zamanında benle hızlı bir yarışa girdiğini bile düşünmüyor değilim.
2013 mart ayından sonra ramazanın girişine kadar hızlı bir iş yaşamım devam ettiğini belirterek başlayayım.
ramazandan sonra bayram derken kısa dönem askerlik görevim için Manisa'ya gitmemle vatan borcunu ödeme zamanı geldi demekten kendimi alamadım.
Askerlik anılarımı uzun uzun anlatmayacağım.Onu sonraya bıraktım. :)
2013 senesini laf aramızda pek de sevmediğimi itiraf etmeliyim.içinde 13 geçtiğinden midir yoksa ekonomik parametrelerin olumsuz ilerlemesinden midir bilinmez ama bana soğuk ve sevimsiz bir sene olarak geldi ve geçti.
2014 Ocak ayı sonunda askerliğimin bitmesinden sonra Truva Kablo firmasında yapmış olduğum görevime dönmeme kararımı irdelerken Truva Kablo'nun yerinde olmadığını görmemle şok olmam birbirini takip etti.Kısacası finansman ve satış departmanlarının yanın ilişkilerine örnek teşkil ettiğini artık adım gibi emin olduğumu anladım.Yıllardır takip ettiğim okuduğum kadarıyla artık şirketlere departmanlar arası ilişkinin eskisinden daha sıkı sıkıya bağlı olduğunun ispatıydı.Kendi oluşumuma zaman ayırmamın zamanı gelmişti.Aydınlatma sektörünün (ki leb-i derya olan bir alan) dekoratif sarkıt armatür alanında pazara giriş yaparak kendi fikir ve tasarımlarımı zaman içerisinde insanlara gösterme fırsatı bulacaktım artık.Yaptığım bu fikir,marka,tasarım,tanıtım,ihtiyaçları karşılama ve aydınlatmanın önemini kavramak için kısa zamanda çok bilgi ve pazar deneyimi sağlamam gerektiğini bildiğimden hızlıca lokomotif bilgileri edinmeye ve ürünlerin tamamını tanımaya zamanımın çoğunu ayırdım.Bu arada kurumsal yapıyı oluşturmak için markam olan ''SuitLight'' ı geliştirmek ve tanıtmak için web sitesini , e-ticaret ayağını , logoyu , ürün kataloğunu oluşturmak için arkadaşlarımdan (firma ismini de yazmadan edemeyeceğim Nar Web İnternet hizmetleri sahibi olan Ömer Karabacak , kardeşi Mehmet Karabacak ve Serkan AVCI'dan) yardım alarak yapıyı ayağa kaldırmaya başladık.Ürün görselleri, ürün detayları, tamamlayıcı ürünleri belirleyerek koleksiyonu hazırlamaya başladık.Zamanın yetmediğini ve  insanın uykuya yenik düşmenin ne demek olduğunu anladığım günler geçirerek ilk aşamayı tamamladık.Sabahlara kadar çalıştık ve ortaya güzel bir koleksiyon çıktı.Anlatırken birkaç cümlede topladığım bu gelişimi gerçekte çok çalışarak ve çokça da düşünerek en iyisinin olması için çok yönlü düşünce yapısı ile şekillendirmeye özen gösterdik.Ortaya çıkan bu koleksiyon verdiğiniz emeğin karşılığını almanızla perçinlenecek ama zamanla bu gerçekleşecek buna eminim.Ürünlerin görselliği kullanıldığı mekanlarda yarattığı farklılık ve karakteri yansıtma becerisi bulunduğu ortamda fark edilmeyi sağlıyor.
Koleksiyonu uzun uzun anlatmak bir yere kadar etki yaratıyor.Ama gözlerinizle görmek bu etkiyi kat be kat artıracağına olan inancım sonsuzdur.


 

 

 

 

 

 

 




21 Mart 2013 Perşembe

Olamazsın Güney Kıbrıs gibi . . .

Güney Kıbrıs'ta yardıma muhtaç batan ülkeler arasına girdi.Mutlu mu olmak lazım yoksa mutsuz mu bilemedim ama bildiğim ne olursa olsun allah kimseyi imf ve avrupa birliğindeki çakalların eline düşürmesin.Sırtını Yunanistan'a dayayan Güney Kıbrıs ,İngiltere'den zamanında aldığı imtiyazlarla kendini dünya pazarına tanıtmıştı.Gün geldi Kardak krizinde gizli oyuncu oldu,gün geldi ayaklanıp illa Kuzey Kıbrıs bizimdir almalıyız dedi ! , Kofi Annan planları projeleri üzerine çok uğraştılar.Gün geldi Yunanistan mali çöküntüye uğradı.Önlem olarak mevduatlar Güney Kıbrıs'a taşındı nede olsa Yunanistan'da mevduatları bulunan rus milyarderleri Yunanistan'ı kendi ülkelerinden daha yakın gördüler sanırım.Şu sıralar Güney Kıbrıs  gerçekten vahim ,  insanlar sokaklara çıkmış ülke elden gidiyor paralarımızı verin diye bağırışıyorlar.Düşünsenize 2 gündür bankalar kapalı ve ne zaman açılacak belli değil,bankacılık sektörü çökmüş ve durumun nasıl bu duruma geldiğini bilmeyen bir halk !!! .Maliye bakanı Avrupa'dan gelen kurtarma paketini bankalardaki mevduatlara uygulanacak % 10 vergi ile perçinlediğinden sonraki gün soluğu Rusya'da aldı.Ruslar soğuk ülke insanlarıdır,içlerini ısıtmanız için fedakarlık yapmanız gerekecektir.Bu fedakarlığı Avrupalılara değil neden Ruslara yaptı ? diye sorabilirsiniz.Çünkü Ruslara verilecek çeyizlik bohça içinde doğudaki doğalgaz kaynakları var.Kıbrıs bu kaynağı çıkartma ve satma konusunda Ruslardan daha yağlı müşteri bulamazdı. Doğalgaz kaynaklarını kullanırken üstüne sıcak denizlere kolayca açılma güzel fikir ! .Kısaca Maliye bakanı bir koyup 2 alacak diye gitti Rusya'ya.Sonucu birkaç gün içinde göreceğiz.Tabi perde arkasında Yunanistan'dan umduğunu alamayan Almanya , seneler sonra gelen bu ezici üstünlüğü Kıbrıs üzerinde de kurmaktan kaçınmayacaktır.Bana kalırsa güçlerin eşitlenmesi adına Rusya'yı tercih etmesi Almanya karşısında 2. dünya savaşında ezici üstünlük Rusya'nın biraz sırtını okşayacaktır. Güney Kıbrıs dar bir boğazda ya Rusya ile anlaşma yapıp doğalgaz kullanma ve çıkarma hakkını ve mevduatları konusunda vergi ve masraflara dokunmadan bu parayı kullanma hakkı sağlayacak ya da İMF ile yeniden masaya oturup 5milyar dolarlık paketi en az zahiyatla almanın yollarına bakacak.Benimde aklıma bu noktada seneler önceki Türkiye İmf görüşmeleri geldi.Bizler alınan borçların faizlerini ödemekten senelerce yurtdışına akan paralarla ekonomik zayıflama yaşamız şurda kalsın , Güney Kıbrıs'ın bu kötü durumda bile elinin tersiyle İMF'yi  itmesi ve birlik üyesi olması vasfı ile kolayca yüz çevirmesi istediğim ve seneler öncede ülkemizin yapması gereken bir hareketti.Avrupa birliği gerçekten kötü seneler geçiriyor.Bu iyileşme senaryoları ile % 3 üzeri beklenti sepetleri tahviller üzerinde şu an da güvenli limanı tabiki Almanya yapmıştır.Geride kalan İtalya,Fransa,Portekiz,İspanya,Yunanistan'ı ekonomik çöküntüden kurtulmaları için gelecek 15 sene çok değerlidir.Dünya global ekonomik sistemler üzerinde sınırları kaldırsa da milliyetçilik ve eski sömürge ülkelerinin sadık duruşu Avrupa'da güç dengesini 20 sene içinde eski haline getireceği öngörümden ayırmıyor.Tabi değişen ekonomik dengeler yeni oyuncuları (Brezilya,Hindistan gibi ) finans pazarlarında yatırımcı dostu olmaya başlayacağı da yadsınamaz.
Ülkemizin yeni yeni tanıştığı Angel İnvestment (denilen türkçesini daha çok severim ) melek yatırımcılık sistemi içerisinde 6. bölgede başlayan yatırım teşvikleri güneydoğu'da dahada çoğalarak ülkemize ekonomik getiriler sağlayacaktır.Ülkemizde son senelerde başlayan toprak satma faaliyetleri hiç hoşuma gitmesede hükümetimiz bu duruma nasıl dur diyecek zamanla göreceğiz.Tehlikeli manevralarla güneydoğu şekillenmeleri yatırım diye ileride farklı faaliyetlere gebe kalmaması hepimizin temennisi .

Şimdilik bu kadar yazacak onca şey varken burada kesmek en doğrusu olacaktır.

Sevgiyle mutlu kalın .    

15 Mart 2013 Cuma

Samsung Galaxy S4 Tanıtıldı


Smart Scrool sayesinde eye tracking denilen gözle kontrol sistemi gelişmiş bir şekilde Galaxy S4 modelinde kullanılıyor. Ayrıca ekrana bakmadığınzı zamanlarda Galaxy S4′teki videolar Smart Pause sistemi sayesinde durduruluyor.
Dual Video Call desteği sayesinde hem ana kamera hem de ön kamera bir arada kullanılabiliyor. Çoklu görüşme için ideal bir çözüm olacağa benziyor.
Group Play özelliği ile bir kaç Galaxy S4 birleşip sanal 5.1 ya da 7.1 ses sistemi oluşturabilir, tüm şarkıları kaliteli bir şekilde dinleyebilirsiniz.
Samsung, S-Voice Car ile beraber sürücülere oldukça başarılı bir sesli asistan deneyimi sunuyor. Size gelen bildirimleri ve mesajları sesli olarak okuyabiliyor. Aracınızda Bluetooth desteği varsa, aracın hoparlörlerinden tüm bildirimleri duyabiliyorsunuz
S4′deki HomeSync özelliği ile  NFC ve WiFi’yi tamamen verimli bir şekilde kullanıp, tüm cihazları telefondan yönetebiliyorsunuz.
Samsung S4′de Story Albüm özelliği dikkat çekiyor. Örneğin siz Londral’da yaşıyorsunuz ve tatile Antalya’ya gittiniz. Antalya’dan Londra’ya geri döndüğünüzde telefon bunu algılıyor ve Antalya gezisi diye bir albüm oluşturabiliyor.
Samsung Galaxy S4′te Dual Camera özelliği bulunmakta ve aynen LG Optimus G Pro’daki gibi iki kameradan da video kaydı alınabiliyor.  Mesela çocuğunuzu video çekerken, kendinizi de görüntüleyebileceksiniz.
Samsung Galaxy S4, Smart Scroll, Smart Pause ve Floating Touch teknolojisi sayesinde Air View desteğine sahip.
Galaxy S4, gücünü 2600 mAh’lik batarya ile taçlandırmış.  2 GB RAM ve 3 farklı dahili hafıza seçeneği ile geliyor. 16 / 32 ve 64 GB’a ek olarak, 64 GB’a kadar microSD kart takılabilecek. Kullanılan RAM çift kanal LPDDR3 olacak.
Samsung Galaxy S4′te 13 Megapiksellik ana kamera ve 2 Megapiksellik ön kamera kullanılıyor.
Galaxy S4;  LTE, a/b/g/n/ac WiFi, Bluetooth 4.0 ve MHL 2.0 bağlantıları destekleniyor.
Samsung Galaxy S4′te 5 inç Full HD Super AMOLED ekran kullanılıyor.
Samsung Galaxy S4′ün kalınlığı sadece 7.9 mm.
Galaxy S4, 130 gram ağırlığa sahip.
Samsung; HomeSync, S-Translator ve Knox gibi özelleştirilebilen yazılımlarıyla bu yıla damgasını vuracak. Samsung Galaxy S4′ün 155 ülkede Nisan ayının sonuna doğru satışa sunulması bekleniyor.

http://www.teknohaber.com/samsung-galaxy-s4-tanitildi.html sitesinden alıntıdır.

Ben Rooney – Sina Afra Röportajı


Ben Rooney’in Sina Afra ile yaptığı röportaj, Etohum “Startup Turkey” kampının ilk akşamına damgasını vurdu.
Türkiye’nin en iyi girişimcileriyle dünyanın en deneyimli yatırımcılarını bir araya getiren ve bu yıl ilk kez Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinden (MENA) 12 girişimi programına dahil eden Etohum’un ilk akşamında, Wall Street Journal’ın teknoloji editörü Ben Rooney, Markafoni Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra ile bir röportaj yaptı. Startup Turkey kampının katılımcılarının da izlediği röportajda Afra, Rooney’in e-ticaret, mobil ticaret, geleceğin perakende akımları, farklı pazarlardaki e-ticaret uygulamaları gibi konulardaki sorularını yanıtladı. 
Türkiye’deki internet ekosisteminin yaratılması ve gelişmesi adına girişimcilerle yatırımcılar için bir pazar yeri oluşturmak hedefiyle kurulan Etohum’un heyecanla beklenen Startup Turkey kampı, ilk akşamında keyifli bir röportaja sahne oldu. Kamp katılımcılarının izleyici olduğu interaktif röportajda, Ben Rooney zaman zaman seyircilere de çeşitli sorular yönelterek taze girişimcilerin e-ticaret ve mobil ticaret modellerine dair görüşlerini ve uygulamalarını irdeledi.
Türkiye’de çok sayıda şirket, çok kısıtlı bir hedef kitlenin peşinde mi koşuyor?
Ben Rooney’in ilk sorusu, Türkiye’de e-ticaret sektöründeki oyuncuların hedef kitlelerine ve kitlenin büyüklüğüne ilişkindi. Afra, konuya istinaden şunları söyledi: “Türkiye’de en başarılı girişim modelleri genelde e-ticaret girişimlerinden çıktı ve ülkemizde hala bu sektörde potansiyel bulunuyor. Girişimcilik açısından baktığımızda bu sene en başarılı girişimler yine e-ticaret girişimleri olsa da, seneye Startup’ta e-ticaret olmayan girişimlerin de bulunacağına inanıyorum.” Türkiye’de e-ticaretin önündeki engellere de değinen Afra, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’deki zayıf finansal yapı, e-ticaret sektörünün önündeki engellerin ilki. İkincisi ise risk sermayesinin çok az olması. Perakende sektörü online yapıya geçmesi için olması gerekenden daha az destek alıyor. Dünya e-ticarete 2001 yılında başlarken, ülkemiz bu sektöre yeni yeni girdi diyebiliriz. Diğer ülkelerle aynı seviyeyi yakalamak için en az yarım nesile daha ihtiyacımız var.
Ülkenin nüfusu gençken, kredi kartı kullanma potansiyeli yüksekken Türkiye’ye yatırım olmuyorsa, burada bir sorun var!
Rooney’in Türkiye’nin nüfusuna bakıldığında var olan potansiyelin neden değerlendirilemediğine dair sorusuna, Afra’nın yanıtı şöyle oldu: “Türk tüketicisinin 10 senelik geçmişine baktığımızda, tüm bu zaman diliminde ona ürün sunan bir eBay’i olmadı. Haliyle tüketim alışkanlıklarımız da elektronik ortama adapte olamadı. Sektördeki yatırım, yerel sermayeye dayanıyor. Türk internet şirketlerinin de finansal yapısı dünyaya kıyasla zayıf. Bu açılardan diğer ülkelerin yıllarca gerisindeyiz.”
Markafoni bugün kurulsa, mobil ticaret odaklı mı olurdu, yoksa ilk açıldığı zamanki gibi e-ticaret odaklı mı?
Ben Rooney, Yönetim kurulu Başkanı Sina Afra’ya sorduğu bu soruya, şöyle bir yanıt aldı:
“Markafoni bugün kurulsa, yine e-ticaret ağırlıklı başlardık. Bu marka 2008 yılının Eylül ayında kuruldu ve aynı senenin Aralık ayında, dünyada kendi sektöründe ilk kez mobil uygulama yapan şirket oldu. 2009 ve 2010 yıllarında mobil satışlarda yüzde 0.2, yüzde 0.3 gibi çok küçük büyümeler kaydedildi. Bugün ise mobil ticaret satışlarımızın oranı yüzde 12. Yani buradan da anlaşılacağı gibi, ana gelir akışımız e-ticarette mobilden hep daha yüksekti.”
Taze girişimciler, e-ticarete önem versin ama mobil ticaret fırsatını da kaçırmasın!
Rooney’in genç e-ticaret girişimcilerine nasıl bir yol tavsiye ettiğine dair sorusuna ise Afra şöyle yanıt verdi: “Mobil ticaretin e-ticaretten en önemli farkı, her an her yerde olabilmesidir. E-ticaret için yanınızda PC’niz olmalı ama mobil için tablet ve akıllı telefonunuz yeterli ve bu da mobili mükemmel bir kanal haline getiriyor. Tüketiciye, şahsi postalarını kontrol ettiği 19:00 – 20:00 arasında bir e-posta göndererek dikkatini çekmeyi başarabilirsiniz ve bu kişiler zaten tün gün bilgisayarlarının başında oturan tüketicilerdir. Ancak işinden çıkıp evine giden ve televizyon karşısında oturan ya da ailesi ve arkadaşlarıyla vakit geçiren herkese tablet ya da akıllı telefonlarından ulaşabilirsiniz. Bunun yanı sıra, mobil alanında kusursuz bir altyapı sunmak zorundasınız.”
Mağazadan alışveriş tarihe mi karışacak?
Ticaretin geleceği hakkında çok zıt fikirler olduğunu hatırlatan Rooney, Afra’ya, “e-ticaretin mağazadan yapılan alışverişi tarihe gömeceği” iddialarına nasıl baktığını ve e-ticaretin yapılamayacağı sektörler olup olmadığını sordu. Afra ise konuya dair fikirlerini şöyle belirtti: “Klasik ticaret bence her zaman devam edecek. Eskiden sadece mağazalar vardı, sonra AVM’ler açıldı, ardından katalogdan ve TV’den satış gündeme geldi. E-ticaret tüm bunlardan daha sonra ve sanal ortamda işleyen tek ticaret biçimi olarak geliyor karşımıza. Bu kadar klasik kanal hala çalışmaya devam ediyor ve yerini de e-ticarete bırakacak gibi görünmüyor. Ticarette paralel dünyalar her zaman varlığını koruyacak. Tarihsel sıralamaya bakılacak olursa, e-ticaret klasik ticaretin bir bölümünü yedi, şimdi de mobil ticaret e-ticareti ısırıyor. Ancak hala dokunmadan alışveriş etmeyecek geniş bir tüketici kitlesi var. Öte yandan bazı mağazalar, tüketicinin gönlündeki vazgeçilmez yerlerini, yarattıkları ve sundukları atmosfer ile sağladılar. E-ticarette ya da mobil ticarette, insanların bir mağazaya girdiğinde hissettiklerini sunamazsınız. Ya da kimse kokusunu bilmeden internet üstünden bir parfüm sipariş etmez. Gerek ürün gerekse sektörel bazda e-ticarete ya da mobil ticarete yenilmeyecek bu tip noktalar var. E-ticaret, bize rahat alışveriş ve uygun fiyat avantajlarını sunsa da, satın alacağı tişörtün verdiği hissi duymadan asla almaya ikna olmayacak tüketicilerin sayısı hiç de az değil ve sanal ortamda bunu yaratamazsınız.
Memnuniyet bir kişiye, şikayet on kişiye anlatılır!
Rooney’in bunca e-ticaret sitesi arasından sıyrılarak Markafoni gibi bir şirketi yaratmanın sırrını sorması üstüne Sina Afra, “Söz verdiğinizi yapmak zorundasınız. Tüketici internette pek çok fiyat alternatifi bulsa da, 50 kuruş daha az ödemiş olmak için, sözünü tutmayacağını bildiği bir şirketten alışveriş yapmaz. Yarın teslim ediyoruz diyorsak o ürünü gerçekten yarın teslim etmeliyiz çünkü bizim güvenli olduğumuzu kanıtlayan en önemli şey sözümüzde durmuş olmak. Ayrıca Markafoni’de 7-24 telefonla müşteri hizmeti sağlıyoruz. Bizim müşterimizle tek temas noktamız, telefon hattımızdır ve sözümüzü tuttuktan sonra ilk yapmamız gereken, sağlıklı ve doğru noktadan, kaliteli bir iletişimle iyi bir müşteri hizmetini de beraberinde sunmaktır.” dedi.
Rusya’da ürünü teslim eden kişi, beğendiğinize emin olana kadar kapıda bekler.
Değişik pazarlarda e-ticaret ve mobil ticaret tüketicisinin farklı eğilimlerini ve bu eğilimleri tetikleyen alt nedenleri soran Ben Rooney, Sina Afra’dan şöyle bir yanıt aldı: “Türkiye’de çalıştığımız dağıtım partnerlerimiz ile hem aynı dili konuşabiliyoruz hem de belirlediğimiz kalite standartlarında hizmet alıp, bir SMS ile müşterimize gönderdiğimiz ürünü takip edebiliyoruz ve tüketicimizin kredi kartı alışkanlığı kapıda nakit ödeme alışkanlığından daha fazla. Oysa ki Rusya’da dağıtım hizmetleri ne yazık ki hiç gelişmemiş. Kendi operasyonumuzu yapmak, bir üçüncü partiden daha az maliyetli oluyor. Ekip de bizim olduğundan gerçekten müşterimizin kendisine ulaştırdığımız üründen memnun olduğundan ve iade etmek istemediğine emin olana dek kapısında bekliyoruz. Ayrıca Rus tüketicisi daha çok kapıda nakit ödeme yapmayı seviyor ve alışkanlıkları da bu yönde gelişmiş.”
Etohum “Startup Turkey” Girişimcilik Kampı’yla ilgili daha detaylı bilgiye, http://startupturkey.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.      
Umut Ersoy
Marjinal Porter Novelli


İlgili yazı http://www.etohum.com sitesindeki ,
http://www.etohum.com/startup-turkeynin-ilk-aksamina-damgasini-vuran-sina-afra-roportaji
Linkinden alıntıdır.

Subliminal mesajlar üzerine 1.bölüm

Günümüzde sıkça duyduğumuz ama etkisini belkide fark etmediğimiz bir bilinçaltı tahribatı.

Neden böyle baskın bir cümle ile başladığımı sizlere açıklayacağım.Konu ciddi olarak ele alınması gereken gelecek nesillerimizi açıkcası çocuklarımızı geleceğimizi ilgilendirdiği için tehlikeyi fark etmemiz adına böyle yazdım.İlk olarak 1957 yılında kullanılmaya başlanan bu yöntem 25.kare tekniği ile sinemada tv de kısa reklamlarda çizgi filmlerde bir çok örneği var.Amaç, istenilen mesajları film içerisindeki çeşitli alanlara yerleştirmek ve aksiyon dozunda sekme olmadan kareler içerisinde dini yada seksi obje tema yada figürleri bilinçaltınıza göndermek üzerine kurulu bir sistem.Sistem diyorum çünkü bu sistemli bir biçimde yapılıyor.Aşağıdaki örnekte The Simpsons dizisindeki bir kareden görüntüyü görüyorsunuz.


Bu görüntü dondurulduğu için simgeleri görmek kolay fakat bu filmin içerisindeki akışkanlık seyir ile o an dikkatinizi çekmeyebilir yada görmedim bile diyebilirsiniz.Gözümüz gördüğümüz herşeyi o an algılasak yada algılamasak da herşeyi ama herşeyi bilinçaltına kaydeder. Anlamlandırdıklarımızı şekil simge yada ibareleri tanımlar ve hafızaya alırız.Tanıdığımız bildiğimiz herşeyi gerisi bizim için çöptür diyebilirsiniz.Ama hayır hiçbirşey çöpe gitmez.Bilinçaltı bu görüntülerin hepsini hafızada saklar ve bu görüntüler eğer bazı mesajlar içeriyorsa bu yönlendirmeler sizin davranış ve düşünce sisteminizde bazı değişiklikler yaratacaktır.Bilinçaltı her önüne gelen mesaj içeren görüntü ile harekete geçmez bilinçaltı eşiği doğum,ölüm,cinsellik temalarına karşı hassas olduğu için kurt kuzu kılığına girip bu eşiği atlatıp mesajı biliçaltınıza iletir.bu sistem sürdükçe bilinçaltınız size bu komutlar karşılığında yapmanız gerekenleri yazmaya başlar.Sakin olmanızı yada dini içeriklik mesajlara vermeniz gereken tepkiyi cinsel dürtüleri harekete geçirmek gibi sayısız komutlar tekrardan kurulursunuz ki bu zaten yürüyen ölüler filminde pek farkı olmayan bir yaşam anlamına gelir.Bu noktaya gelmeden nelerin yapılabileceği hakkında görüşlerimi de paylaşmak isterim.Öncelikle bundan seneler öncesine çocukluğumdan birkaç anektodla başlıyacağım.Günümüzde çocuklarımız allah şükür imkan ve çözüm noktasında herşeye benim çocukluğuma göre şanslılar.

1-İlk olarak Tv den ve reklam içeren tüm noktalardan çocuklarımızı koruyalım.Nasıl koruyalım.Çocuklarımıza motor yeteneklerini çalıştırmaları için toprakla oynamalarını,çimlere basmalarını,zıplayıp,koşmalarını,hayvanlarla iletişime geçmelerini,top oynamalarını,bisiklet kullanmalarını,uçurma uçurmalarını,çeşitli topluca arkadaşları ile gerçekleştireği ve iletişim kuracağı oyunlar yada animasyonlarda bulunmalarını sağlayalım.Dünyadan kopmaması için iletişimde kalması ve etkinliğinin farkına varacağı tüm etkinlik ve ortamlarda bulunmasını sağlayalım.Çocukken hareketlerimizi kontrol etmemiz ne kadar güçtü hatırlarsanız.ama yetenek kazanma konusunda hala çocukken edindiğimiz tecrübe ve deneyimlerimiz sonucunda edindiğimiz fikirler sayesinde hayatımızı devam ettiriyoruz.Bu etkinliklerde hafızamıza ve bilinçaltımıza geçmiştir.Özgürlük fikri her türkün vazgeçilmezidir.Özgürlük fikri kendi başımıza kazandığımız ve yapmaktan zevk aldığımız şeyleri yaptığımızda kendimizi özğür hissederiz.Mutlu oluruz.Bakın bize ne tip etkileri var.
2-çocuklarımızın bulunduğu ortamda tv bulundurmamak mümkünse ödül olarak sunulmalı.Biliyorum çok zor olacak engellemek ama mecburuz.Çocukluğumuzda hafızamız ne kadar güçlüydü değilmi ? Cevabı çok basit hafızamıza aldığımız bilgi,deneyim ve etkiler şu anki yaşımıza baktığımızda daha boş ve hamdır.Zaman ilerledikçe hafızada kaset gibi dolmaya başlıyor.Hafızada az bilgi varken düşünmek ve hareket sergilemek kolaydır.Herşeyi hafızaya hızla alırlar.Tv'yi eğitim amaçlı yada ödüllendirme şeklinde sunmak bu tür mesajların daha geç hafızaya ve bilinçaltına girmesini sağlayacaktır.Temel yetenek ve kontrol ve algı yapımız oluşmadan alınacak dürtü ve mesajlar küçük beyinlerde ne denli bir tahribat yaratacağını düşünmek bile istemem.Her verilen komuta itaat eden sorgulamayan araştırmayan itaatkar bir nesil bunu kim istemez verilen mesaja göre ne kodlanmışsa onu yapan bir makineye dönüşmek korkunç zombiler bile daha iyimser olurdu .
Hafızamızı bilinçaltımızı bu tehditlerle karşılaşmadan karakterimizi oluşturan her noktayı genç beyinlere doğru olarak öğretmemiz çok önemli.
3-Örnek yada modelleme bizler birey olarak çocuklarımızın ilk dünyaya geldiğinden itibaren idol olarak modelleme yaptığı kişileriz.Taklit etme , konuşmayı öğrenmeden öncesi hareketlerinizi sizin gibi yapmaya çalışma şeklinde başlayan konuşmaya ve yürümeye başladıktan sonra kendi karakteri ve stili oluşana kadar ki bu ergenlik dönemine kadarki döneme denk gelen hatta geçenlerde vardır bu döneme kadar size benzemek isteyen sizin gibi davranış sergileyen bir yapı.Çocuğunuz sizi örnek almadan siz ne yapabilirsiniz.? asıl soru bu  
Çözüm önerilerimizi düşünelim.Öncelikle davranışlarımızı düşüncelerimizi ideallerimizi düşünüp kendimizi bir analiz edelim.Neleri iyi yaptığımıza neleri kötü yaptığımıza nelerde fikir sahibi olduğumuza bunu bir swot analizi şeklinde artı ve eksi yönlerim diğer bireylerdeki iyi yönler ve kötü yönleri belirleyip nasıl kötü davranışlardan ve alışkanlıklardan kurtulmak üzerine ufak bir analiz olarak düşünelim.İyi insanlar yetiştiren insanlarda iyi insanlardır sözünden yola çıkarak önce biz iyi olmak zorundayız.Çalışkan,terbiyeli,seviyeli,doğru söyleyen,temiz insanlar olmak.Tabiki yaşam stili sizleri nasıl bireyler yaptığını düşündüğümde herkes kendi ideaları çevresinde şekillenen bir karakter ve yaşam içerisindedir.Önemli olan tercihlerimizi yapmamızdaki etkenler dışında iyi bireylerin yapması gereken temel davranış ve fikirleri geliştirmek olmalıdır.Müzik herkes dinler ama kimi rock müzik kimi ise klasik müzik dinler tüm müzikler notalara bağlıdır.Buradaki bağlantı müziktir ve notalardır anlatmak istediğim notaları sağlam ve düzenli olan tüm müzikler aynı tadı ve zevki sizlere verecektir.

Devamını en kısa sürede yazacağım şimdilik bu kadar ... 




3 Şubat 2013 Pazar

Pavyon hesabı ...

Koyun milletiz vesselam zam olur ses çıkmaz,
vergi artar ses çıkmaz,
yolsuzluk olur ses çıkmaz,
yeşili katlederler ses çıkmaz,
masumu katlederler ses çıkmaz,
terör bildim bileli bitmez her sene masum bu işin içine alet olmayan binlerce genç ölür ses çıkmaz,
ama millet vekili maaşlarını alır,lojmanında oturur,Kendi ailesi akrabaları bilimum yakınları meclisin tüm nimetlerinden faydalanır
Bunların parası kimden gelir sormaz.
Ben böyle ülkede ne yaşamak ! nede vergi vermek istiyorum !! .
Benim gibi düşünen insanların olduğunu en azından kafası çalışan insanların bu ayrımı yapmasını rica
ediyorum.
Dünya global elektrik,akaryakıt,ticari mallar ve diğer ülkelerin vergi oranlarını biliyoruz.Sorun o zaman şu olsa gerek ? Pavyonda hesap gelirdi eskiden anlatırlardı 2 duble rakı içer 2 peynir tabağı yemek derken 200 tl rakam bir anda nasıl olduysa 3000 yada 2000 olurmuş bu hesaba kafa kıyakken şampanya patlatmak konsomasyon yazılmış denirmiş bu pavyon hesabı olurmuş tabi oturanlar bu hesabı düzelt diye şey garsona gönderirlermiş hesabı eğer şef seni ve misafirlerini tanıyorsa düzeltir masaya gönderir sende bakar tamam der öder çıkarmışsın bu hikaye hala geçerliliğini belki sürdürüyor olabilir hatta vardırda bu benzetmeyi şunun için yaptım bizim de önümüze bir pavyon hesabı koymuşlar bunu öde diyorlar bizim yediğimiz hergün evimize aldığımız ekmek aracımıza aldığımız yakıt yada aldığımız hizmet bunların değeri diğer ülkelerde de bilindiği üzere bir bedeli var ama bizim ülkemizdeki kadar değil biz eğer itiraz etmez hayır demez düzelt demessek bu pavyon hesabı senelerce böyle devam eder durur.Ben ailem çocuğum onun çocuğu şeklinde o pavyondan hiç çıkamayız alkolle değil gelen hesapla sarhoş oluruz kimsede bizi ayıltamaz 

Ayık olun ...


Ülke meselesi


Dünyanın birçok ülkesinde 2.el modeli 5 seneden çok olan araçlar ülkemize oranla en az 5'de 1 fiyatına.5 seneden az olanlarda ucuz o da ayrı bir konu akaryakıt ucuz ve rezervler hiçte yakında filan bitecek değil elektriğe bağlanmanın nesi güzel anlamam elektrikli araçlar şu anki teknoloji olarak sivilde kullanılanları kastediyorum menzili 100-150 km yani ankaraya gitmek için bir yerde 1 saat yada 2 saat geçirip şarj edip devam etmeniz gerekiyor.Kaldı ki her hükümet sıkıya gelince akaryakıta saldırıyor neden ? bunu biraz düşünelim.
Özel iletişim vergisinin maksatı nedir ?
Neden özel iletişim iletişimin nesi özel ?
Deprem sonrası çıkan bu vergi neden hala alınmaya devam ediliyor ?
Akaryakıttan neden bu kadar vergi alınıyor?
Elimi uzatsam iran,suriye,ırak,yunanistan benden daha ucuz ?
Araç ithal ediyoruz.Kullanıyoruz Neden bu kadar kat kat vergi alınıyor ?
Ayrıca bu mercedes bmw audi gibi araçlar bakanların üst kademe kişilerin altında ?
kim emrediyor alınıyor ?
Kimden korkuyorsunuz neden bu kadar ?
Hangi bütçe yada ödenekler yada paralarla alınıyor ?
Bu araçlar kime ne için hibe ediyor eğer hibe ise ?
Niye herşey şeffaf değil ?
Hükümet neden başka vergi toplama kanalları üzerine çalışmıyor ?
rektörler ve YÖK neden hala sıkıntılı ve yanlış işler yapıyorlar neden tam bağımsız değil
neden hala amatörce çalışıyor ? senelerdir öss öys öysm gibi saçma sapan sistemsiz sınavlarla sınavlardaki soruları bilen ama pratiği olmayan insanlar yetiştirmeye çalışıyorlar ? Öğrenmek ve tatbik etmekmi sadece teorik bilgimi yeterli
Ayrıca bu skandallar durduk yere çıkmadı YÖK adam kandırır gibi basit ve manasız cevaplar neden veriyor.Türkiyenin geleceğini belirleyen bir kurumun başına neden işten anlamaz geleceği görmeyen basit kişiler gelir ? ülkemizde adammı kalmadı ?
Bu sorulara her geçen gün yenileri ekleniyor kimse bana ülkemiz refah içinde filan demesin bu milleti avrupanın herhangi ülkesine koyalım bakın bu ülke insanları neleri başarıyor görün.Model örnek teori ve pratik olarak 80 öncesi almanyaya giden türk işçiler ve almanyada yaşayan 3.kuşak türk kökenli alman vatandaşlar örneğini verebilirim.Büyük çoğunluğu Türkiyeye gelmek bile istemiyor 1.kuşak hariç.Onların gittiği dönemde ülke daha ferah bir dönemdeydi.
Yazımın uzun olduğunu biliyorum ama bu yazdıklarım inanın şuursuz yaşayan insanların görüp de tepki vermediği yada itiraz etmediği bir kaç nokta.
Biz vergi veriyoruz Eşittir para veriyoruz her aldığımız ve sattığımız herşeyde hizmet mal vs.ama ama hükümet yada devleti yönetenler bu değeri emeği hiçe sayıp uygunsuz ve riyasızca hatta pervasızca üstüne binmeyi hatta insanları sıkmayı boğazına kadar getirmeyi nasıl hangi güçle ve cüretle yapabiliyorlar bunu anlamıyorum.